Bezm Osmanlıca ne demek?
“Bezm” kelimesi günümüzde pek kullanılmamaktadır. Osmanlı döneminde kullanılan bezm kelimesinin birkaç anlamı vardır. Bezm kelimesi TDK’da içki tavsiyesi anlamına gelir. Ayrıca arkadaşlarla buluşma anlamına da gelir.
Bezm-i cem ne demek?
Farsça bezm (meclis, sohbet) ve “cem meclisi” anlamına gelen cem kelimelerinden oluşan bir cümledir. Cem kelimesinin anlamı nedeniyle “hükümdarlar meclisi, sultanlar meclisi” anlamını da içerir.
Bezm ne demek kökeni?
bezm – İngilizce sözlük. Farsça bazm بزم, “ziyafet meclisi” kelimesinden ödünç alınmış bir kelimedir. (NOT: Bu kelime Sanskritçe bhācana भाजन “paylaşmak, cömert olmak, bol olmak” kelimesiyle ilişkilidir.)
Bezm-i ezel ne demek?
Terimin edebiyattaki anlamı “bir şeyin özelliklerini etkileyici kelime gruplarında gizlemek”tir. Farsçada “sohbet topluluğu” anlamına gelen bezm kelimesi, “bezm-i elest”, “bezm-i ezel”, “bezm-i can” veya “kalû belâ” gibi çeşitli tanımlarda da anılır.
Bezm etmek nedir?
Bezm, Arapça meclis kelimesinin anlamına karşılık gelen bir kelimedir. Yemek, içki içmek, eğlenmek ve sohbet etmekle yapılan büyük bir kutlama ve eğlencedir.
Bezmi nedir?
Farsçada “sohbet” anlamına gelen bezm kelimesi ile Arapçada “ben değil miyim” anlamına gelen elestü fiilinin birleşmesinden oluşan bezm-i elest bileşiği, “Ben sizin efendiniz değil miyim?” demek için kullanılır. Ruhlar “evet” diye cevap verirler. Bunun anlamı meclistir.
Bezm-i fena ne demek?
Bezm-i fenâ’nın Divan şiirinde esas olarak iki anlamda geçtiği açıktır. Bunlardan biri geçici mahiyetteki dünyaya, diğeri ise fana’nın tasavvufi anlamına işaret eder. Bu iki anlamın bağlama göre kendi içinde değiştiği ortaya çıkar.
Bezm-i tarab ne demek?
Âb âlemi veya âb meclisi, âlem-i âb, bezm-i tarab; Osmanlı döneminde içki içerek eğlenmek anlamında örtük olarak kullanılan kelime; Bizans’tan beri azalmayan, son derece acımasız önlemlerle yasaklanma girişimlerine rağmen engellenmekle kalmayıp giderek daha zengin bir kültüre dönüşen İstanbul’un en yaygın gecesi…
Bezm-i mey ne demek?
Bezm-i Cem, halk edebiyatında özellikle Bektaşi şairlerince kullanıldığı gibi, Divan edebiyatında da “içki içilen toplantı” anlamında kullanılmıştır.
Bezmialem ne demek din?
Bezm-i-Âlem “dünya meclisi” anlamına gelir. Osmanlı tarihinin en ünlü sultanlarından biridir. Hayırsever çalışmalarından dolayı tarihe sevilen ve saygı duyulan bir Valide Sultan olarak geçmiştir.
Mesti elest ne demek?
ѻ Büyülemek (etkilemek): Kendini kaptırmak, birinin ayağını yerden kesmek, sarhoş olmak: Beni hâlâ gece büyülüyor / Sanırım yer de gök de (Câhit S. Tarancı).
Bengi Türkçe mi?
bengi – İngilizce sözlük. Eski Türkçe beŋgü veya meŋgü “ölümsüz, ebedi” kelimesinden türemiştir. Birincil biçimi b-‘dir ve çeşitli lehçelerde görülen b > m dönüşümü ikincildir.
Kalu Bela neresi?
Kalu Bela, dünyanın yaratılmasından önce ruhların toplandığı yer anlamına gelir. Özellikle tasavvuf edebiyatında önemli bir yer tutan Kalu Bela, Bezm-i Elest olarak da bilinir. Allah ile ruhlar arasındaki konuşma, A’raf Suresi’nin 172. ve 173. ayetlerinde aktarılır.
Ezel ne demek eski Türkçe?
Felsefe ve teolojide başlangıcı olmayan bir zamanı, başlangıcı zihinsel olarak hayal edilemeyen bir zaman dilimini ve varlığın geçmişte sonsuza kadar devam ettiğini anlatan bir kavram.
Elest ne demek?
Tanrı ile insanlar arasında yaratılışları sırasında akdedilmesi gereken sözleşmenin ifadesidir. Lütfen bu form üzerinden sadece OTTOMANLILAR//8-finansal-yapı maddesiyle ilgili mesajları gönderin.
Bezmi Gülistan ne demek?
Gülşen-i büstân mecazî olarak gençliği anlatır. Bezm-i Gülistan ise hayat demektir. Sonbahar ve yaklaşan çöküş, sonbaharı, hayatın ilk çağlarının geçmesini, ihtiyarlığı ve yaşlılığı ifade eder.
Bebek Osmanlıca ne demek?
Osmanlı Türkçesi ببك (bebek).
Bedi Osmanlıca ne demek?
Bedi’ kelimesinin sözlük anlamı, “örnek ve örnek olmaksızın bir şey icat eden, örnek ve örnek olmaksızın yaratılan” demektir. Nitekim bedî’, Kur’an-ı Kerim’in “O, göklerin ve yerin yegâne yaratıcısıdır” (Bakara 2/117) ayetinde bu anlamı dile getirmektedir.
Osmanlıca esbab ne demek?
i. (ar. esbāb “sebepler” ve mūcibe “gerektiren şey” ve esbāb-ı mūcibe) Zorunlu sebep, gerekçelendirme: Halifeye sebepler soruldu.